Matthew K. Firpo New York’da yaşayan bir fotoğrafçı ve yönetmen. Onu İstanbul’da da sahneleri olan Tinder reklamıyla keşfettik. Geçişler, renk oynamaları, sesin miksi her şey çok başarılıydı; fevkalade bir iş çıkardığını söyledik. Matt de kitapları çok seviyormuş, bunu duyunca ho lal la dedik, hem bu ay Bitti Gitti’de Pinhole kamera ayı, bir fotoğrafçıdan listemiz olsa oh mis! Fevkalade illüstrasyon en hayran olduğumuz illüstratörlerden biri olan Ethem Onur Bilgiç’e ait.
Eşsiz bir kitap. ''Aşık oldun mu hiç?'' diye soruyorum, birisi bana bu kitaba başlayacağını söylediğinde. Cevap hayırsa beklemelerini söylüyorum. Çünkü bu kitap aşkın ne demek olduğunun özüne iniyor, hem insanın kendisi için, hem de sevdiği için. 2. Dünya Savaşı'nın değişimi ve yıkımı sırasında geçiyor, İngiliz Hastası da ahlakın yıkımı ve birbirimizi sevmenin bedelini sorguluyor. Çok güçlü bir kitap, ve benim için en değerli olanlardan biri. Bir yönetmen olarak da ilginç geliyor bana, çünkü film uyarlaması çok uzun ama kitabın kendisini tek bir oturuşta okuyabilirsin! Kalıcı bir hikaye.
Sihir, aşk ve iyi yaşanmış bir hayatın mucizesi. Biliyorum ilk kitapta da aşktan bahsediyordum, lakin burada da kocaman bir aşk hikayesi var, bu sefer 1. Dünya Savaşı'nda geçen. 70 küsür yaşlarında bir estetik profesörünün hayatını takip ediyoruz, Mark Helprin başka bir zamanın kilimini örmüş, bu hayatın sıradanlığına odaklanarak. Tüm bir ömrü yakalamış yazar, muazzamı, imkansızı, ve arada kalan her şeyi - her birkaç senede okuyorum bu kitabı ve her defasında farklı bir şeyler verebiliyor bana.
Kesin okunması gereken, seni ezip kaçmana imkan vermeyen bir roman. Tek bir oturuşta okudum, okyanusun üzerinde bir uçakta, ve aylar boyunca aklımda kaldı. Pulitzer Ödülü aldı haklı yere, geleceği böyle tasvir eden (kül ve toz ve kemiklerle dolu) başka bir kitap olmadı. Baba ve oğul arasındaki sevgiyi bu kadar iyi gösteren de. Bu kitabın gölgesi bittikten sonra da üzerinizde kalacak.
Listemizdeki ilk ''hafif'' kitap! Tabii kıyamet sonrası bir hicvi hafif olarak görüyorsanız. Vonnegut'un en formda zamanlarından dahice, güldüren bir roman. Bu listeyi Vonnegut'un kitaplarıyla doldurabilirdim, lakin bunu seçmeye karar verdim, tekrardan okuduğum son kitabı bu çünkü. Her kitabı tekrardan okunur - ama Galapagos zamanda yolculuk yapan, çılgın, kuralları kıran bir kitap, dünyanın nasıl öldüğü hakkında. Nasıl öldüğü, ve her seferinde dirilip devam ettiği. Ecuador ve Galapagos Adaları'nda geçiyor, medeni dünyanın sonunda, zaman ve mekan arasında fevkalade geçişler ve bolca öngörü.
Çok güzel, ilginç bir çok boyutlu hikaye anlatma denemesi, ve yazarın sesi... Sürekli dinleyebileceğin bir ses. Kitap insanlık, trajedya ve ruh konusunda derinlere dalıyor. Mektuplar, günlükler ve tanrısal anlatıcı gözünden yazılan hikayeler, binlerce senelik yolculuklar yapıyoruz, incecik tema ve ruh kırıntılarıyla ucu ucuna tutunarak hikayeye. Okuyucudan bu kadar çok şey isteyen az kitap var, zorluk kadar ilham verici bir şey de yok.
Listedeki ilk klasik - korkunç bir savaşın içinden yazılmış önemli ve ciddi bir roman. Hemingway jenerasyonlara ilham verdi, onun gibi yazmaya çalışanlar ve onun gibi yaşamaya çalışanlar çok var - buradan başlayabilirsiniz.
Hiç James Bond romanı okumadıysanız, okumalısınız. Pek ödül kazanacakları yok, ama o kadar sürükleyiciler ki inanamazsınız - dil sayfadan üzerine fırlıyor, iyi adamların iyi, kötü adamların Alman olduğu zamanları anlatıyor. Ölümsüz James Bond'la tanışmaya değer - Fleming'in Bond serisinin hepsini bir ayda bitirdim. Kısa, sivri maceralar, güzel kadınlar ve kurnaz kötü adamlarla. Mükemmel diyalog ve alıntılayacağınız bir sürü macera.
Çocuk kitabı diyorlar bu seri için, hiç değil lakin. Lyra adında genç bir kızı takip ediyor kitap, arkadaşını kurtarmak için yola koyuluyor, üçlemeye dönüşüyor macerası, Tanrı'nın ölümü hakkında. Milton'un Paradise Lost şiirinden esinlenmiş bir hikaye, C.S Lewis'ın Narnia serisine de bir karşılık olarak yazılmış biraz - cadılar, konuşan savaşçı ayılar ve hakikati gösteren pusulalar, üstüne de Rosseau eklenmiş! Çocukların da hoşuna gider, yetişkinler tarafından tekrar tekrar okunabilir de.
Yetişkinler için Harry Potter diyebiliriz bu romana. Birkaç gün içinde okudum, hayatımda çok garip bir zamanda. Bizimkisine benzeyen bir dünyada geçiyor, tek farkı sihirbazlar için gizli üniversiteler var. Büyüyü de gerçekçi bir bakışla yorumluyor Lev Grossman. Meta-fiction türüne giren bir kitap bu, hem çok sürükleyici bir fantazi evreni yaratıyor hem de niye bu evrenlerin hoşumuza gittiğini sorguluyor. Bunu yaparken de klasik mitleri ters döndürüyor. Aynı zamanda son zamanlarda okuduğum romanlar arasında en ağır son buna ait. Büyüyüp kaybolmanın, ve devam etmenin bedelini sorgulayan çok güzel bir kitap.
Orson Scott Card'ın bilimkurgu işlerinin büyük bir hayranıyım. (Kişiliğine ve görüşlerine olmasam da.) Wyrms de onun daha az tanınan kitaplarından, gerçi hepsi dahice zaten. Bu romanın baş karakteri de bir dahi, çocuk yaşta bir prenses. Şiddet dolu gezegeninde çok eski bir kötülüğün kaynağını bulmak için yolculuk yapıyor. Aynı zamanda çok da allegorik, ne ararsan var:.
Sevdiğimiz insanlara hayatlarını değiştiren kitapları soruyoruz.
Kitaplarını Özgür Bırak.
Kitapların raflarda toz tutmasın, seni fevkalade insanlara bağlasın!
BookSerf'e Üye Ol